KENDİNİ SABOTE ETME (SELF-HANDİCAPPİNG)

Yazar: Merve Şirin 

Kendini sabote etme/engelleme (self-handicapping) kavramı ilk kez 1978 yılında Berglas ve Jones tarafından Başarısızlığın beklentisiyle kişinin kendi kendine engeller yarattığı veya iddia ettiği engeller olduğu” teorisine göre tanımlanmıştır. Bu kavram; bir işi ya da görevi yerine getirebilecek kapasitede olmasına rağmen bireyin bu işi yapıp yapamayacağına yönelik belirsizlik yaşaması ve yeterli kapasitede olmadığına ilişkin bahaneler bularak kendini haklı gösterme çabası olarak tanımlanmaktadır.

Aslında bireyin amacı başarılarını içselleştirerek, başarısızlıklarını ise dışsallaştırarak benliğini korumaya çalışmaktır. Bireyler performanslarını önemsediklerinde, ancak başarı olasılıklarından şüphe ettiklerinde, hata yapmaktan korktuklarında veya kaygılandıklarında kendini sabote etme davranışları sergilemektedirler. Bu durum bireylerin her iki durumda da, yani hem başarısızlıklarında hem de başarılarında kendilerini iyi hissetmelerini sağlar.

Kişiler, başarısız olma ihtimalini arttıran ortamı oldukça dikkatli bir şekilde oluştururlar. Örneğin kişi, başaramama kaygısından dolayı sınava son akşam çalışmaz. Bunun sonucu olarak da kötü not alırsa son akşam çalışmadığı için başarısız olmuş; iyi not alırsa ise son akşam çalışmadığı halde başarılı olmuş olacak ve kendisini olası bir “başarısızlık” durumundan korumuş olacaktır. Böylece kendi benliğini ve öz saygısını koruyacak, yetersizlikleriyle yüzleşmekten kaçınmış olacaktır. Kendini sabote etmenin kaynağı ise Warner ve Moore (2004), Kearns ve ark. (2008), Arazzini Stewart ve De Leorge Walker (2014)’ın yaptıkları çalışmalara göre, bireyin çocukluğundan itibaren kendisine ve başarıya ilişkin geliştirdiği olumsuz bilişsel yapılardır. Sansone ve arkadaşlarının (2008) yaptıkları bir araştırmaya göre ise erken dönem travmalara maruz kalan bireylerin hayatlarının ilerleyen dönemlerinde kendini sabote edici eylemler gerçekleştirdikleri bulunmuştur.

İki çeşit kendini sabote etme stratejisinden söz edildiği görülmektedir: Davranışsal kendini sabotaj (behavioral self-handicapping) ve sözlü/öz bildirimli kendini sabotajdır (claimed/self-reported self-handicapping). Sözlü kendini sabotaj, yapılacak eylem öncesi anksiyete, bitkinlik, stres gibi daha çok psikolojik belirtilerin sözel olarak ifade edilmesini içerirken; davranışsal sabotaj, eylem öncesi başarılı olmak için gereken düzeyde çalışmama, farklı gündemlerle ilgilenme, sonucu kadere bağlama, fiziksel belirtiler gösterme, alkol-madde kullanımı gibi davranışları içermektedir. Sözlü stratejilerde, birey istenmedik bir durumla karşılaştığında bunun dışsal nedenlerden kaynaklı olduğunu düşünmekte ve mazeretler ileri sürmektedir. Davranışsal stratejilerde ise, birey görevlerini erteleme, fırsatları değerlendirmeme, görevi için yeterli çaba harcamama gibi performansını etkileyebilecek eylemlerde bulunmaktadır. Kendini sabote etme stratejilerinin kullanımı, başarı gerektiren yeni durumlarda benliği koruyucu etkilerinden dolayı bireyler için cazip bir yol olarak görülebilmekte, ancak bu stratejilerin sürekli olarak kullanımı başarısızlıklarla yüzleşerek benliği geliştirme fırsatlarını ortadan kaldırmaktadır. Kendini sabote etme stratejilerinin kullanımının kişiye hem olumlu (az da olsa) hem de olumsuz etkileri vardır. Olumlu katkıları: düşük performans gösterse bile kişiyi başarısız olmaktan koruması ve yetersizliklerine rağmen başarılı olduğu durumlarda kişiye ekstra kredi kazandırmasıdır (Alter ve Forgas 2007). Kişiye olumsuz etkileri ise: Yaşam doyumunun düşüklüğü, olumsuz duygu durumuna sahip olma, düşük sağlık ve iyilik hali düzeyi, depresif belirtiler, anksiyete, narsisistik kişilik bozukluğu, düzenbaz davranış özellikleri, utangaçlık, uzun süreli düşük psikososyal iyilik hali, savunucu kötümserlik, tükenmişlik ve alkol ve madde kullanımı gibi olumsuz alışkanlıklar olarak ifade edilebilir. (Smith ve ark. 1982, DeGree ve Syder 1985, Synder ve ark.1985, Midgley ve Urdan 2001, Martin ver ark. 2003, Rhodewalt ve ark. 2005, Zuckerman ve Tsai 2005, Want ve Kletman 2006, Kearns ve ark. 2008a, Coudevylle ve ark. 2011, Akın 2012).

Kendini sabote etme davranışlarının ortaya çıkmasını önlemek için yapılması gereken en önemli yaklaşım, benliğin güçlendirilmesidir. Bireylerde çocukluktan başlayarak öz-yeterliliğin ve benlik saygısının güçlendirilmeye çalışılması kendini sabote etme davranışlarını önleme açısından önemli yaklaşımlar arasındadır. Ayrıca hangi yaş grubunda olursa olsun bireylere, başarısızlığın ve başarısızlığa karşı hissedilen tehditlerin de önemli öğrenme ve gelişme fırsatları olduğu öğretilmelidir. Başarısız olunan durumlarda benliği korumak için kendini sabote etme stratejilerine başvurmak yerine, başarısızlığa neden olan durumlarla yüzleşip bu konularda gelişmeye çalışmanın benlik bütünlüğü ve ruhsal sağlık açısından daha değerli olduğu vurgulanmalıdır.

KAYNAKÇA

Üzar Özçetin Y.S., Hiçdurmaz D., Kendini Sabote Etme ve Ruh Sağlığı Üzerine Etkisi, Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar-Current Approaches in Psychiatry 2016; 8(2):145-154 doi: 10.18863/pgy.13806

Guzey Melike, Akademik Erteleme: Bir Öğrenci Klasiği, Türk Psikoloji Bülteni, Aralık 2007, Yıl: 13, Sayı: 41, s. 84



Bir cevap yazın